Kışanak: HDP seçmeni, politik taleplerinden azade, sadece ‘oy’ olarak görülemez

 Tutuklu eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak “HDP seçmeni, politik taleplerinden azade, sadece ‘oy’ olarak görülemez” dedi. Kışanak “Güçlü bir ‘barış ve demokrasi programı’ halktan büyük karşılık görecektir” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de seçim gündemi ısınırken HDP’nin kendi adayı ile seçimlere katılacağı açıklaması tartışmaları daha da alevlendirdi. Kimin aday olacağı merek edilirken ismi adaylık için geçen Kürt siyasetinde önemli bir yere sahip olan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

30 Ekim 2016’dan bu yana Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan Kışanak 20 Aralık tarihinde Gerçek Gündem’in sorularını yanıtladı.

Kışanak  “Altılı masanın adayının bir demokrasi iddiası varsa; HDP’yi bu iddianın yanında konumlanmaya davet etmesi gerekir. HDP seçmeni bir kez daha, ‘mecburiyet’ duygusuyla, oy tercihinde bulunmayabilir. Seçim öyle son dakikalarda yapılan birkaç mitingle kazanılamaz. Muhalefet meydanlara çıkmak için geç kalıyor” dedi.

“Cumhurbaşkanı adayı olarak adınız geçiyor. Hangi olasılık halinde aday olmanız söz konusu?” sorusuna Kışanak “Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili süreç, partimiz HDP tarafından yürütülmektedir. HDP’nin 6’lı masaya dahil olma veya seçim ittifakı yapma gibi bir talebi olmadığının ve her fırsatta ‘ortak aday’ vurgusu yaptığının altını çizmek gerekiyor. HDP’nin bu konudaki tutumu gayet nettir: “Muhalefet partileri tek adayla cumhurbaşkanlığı seçimine katılmalı ve ortak adayı belirleme sürecinde HDP’nin kurumsal kimliği muhatap alınmalı.” Bu eksende bir formül bulunabileceğini düşünüyorum” şeklinde yanıtladı.

“HDP seçmeni, politik taleplerinden azade, sadece ‘oy’ olarak görülemez”

Ortak aday desteklenirse HDP seçmenin tutumunun nasıl olacağına ilişkin ise Kışanacak,  “HDP de HDP seçmeni de ‘isimlerden’ daha çok ‘yaklaşımlarla’ ilgileniyor. HDP seçmeni, politik taleplerinden azade, sadece ‘oy’ olarak görülemez. HDP seçmenine karşı ‘el mahkum’ siyaseti izlemek de sonuç alıcı bir yaklaşım değildir. HDP seçmeni, HDP’nin politik programında dile getirilen taleplerin gerçek sahibidir; HDP bu taleplerin temsilcisi, tüzel kişisidir. Bu nedenle HDP seçmeninin eşit yurttaşlık, adalet, demokrasi ve barış gibi taleplerini dikkate almayan muhtemel adayların, HDP seçmeninden, seçimi kazandıracak kadar oy alması mümkün değildir” şeklinde değerlendirdi.

“Altılı masanın HDP ile ilgili tutumu için düşünüyorsunuz?” sorusuna ise eski Diyarbakır Belediye Başkanı şöyle yanıtladı:

“Altılı masanın HDP konusundaki tutumunda eleştirilecek çok yön var. Eleştiriler sadece bu seçim sürecindeki tutumuyla sınırlı da değil. 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana sistematik olarak HDP’nin kurumsal kimliği; HDP’li siyasetçiler, seçimde kazandığı belediyeler ağır bir saldırı altında. HDP’yi hedef alan siyasi operasyonlarda, demokratik hukuk devleti olmanın asgari ilkeleri bile unutuldu. Halkın iradesi hiçe sayıldı. 2016 yılından bu yana belediyeleri kayyum işgali altında. Bu kadar ağır hukuksuzluklar karşısında muhalefet yeterli tepkiyi göstermedi.

“Kürtlerin yaşayarak öğrendiği ‘paranteze alınma’ kaygısı  görülmek istenmiyor”

Gelinen noktada aynı siyasi operasyonlar diğer muhalefet partilerinin de kapısına dayandı. Yaşayarak bir kez daha tecrübe ettiğimiz gibi; demokrasinin en temel ilkeleri olan düşünce özgürlüğü, örgütlenme, siyaset yapma, seçme ve seçilme hakkı bir kez yara almaya başladı mı sonu gelmiyor…

Bütün bunlar görülüyor ama 6’lı masa hala cumhurbaşkanı adayı konusunda bile HDP ile yan yana durmaktan imtina ediyor. Cumhurbaşkanı 84 milyonun cumhurbaşkanı olacaksa seçim sürecinde bu kapsayıcılığı göstermekten neden uzak durur, anlaşılır gibi değil. Kürtlerin yaşayarak öğrendiği ‘paranteze alınma’ kaygısı neden görülmek istenmiyor.

Geçmişe takılıp kalmanın bir anlamı yok. Önümüze bakabiliriz. Türkiye gerçek manada kritik bir seçime giriyor. Şimdi, ortak, demokratik bir gelecek için adım atma zamanı. Halkın ferasetine güvenip; iktidarın kurduğu ön yargı bariyerlerini kaldırma zamanı.”

Sürecin doğru yönetme konusunda da bir bocalama içerisinde olduğuna dikkat çeken Kışanak, “Yönetimin demokrasiden bu kadar uzaklaştığını gördükten sonra yapılacak şey; güçlü bir demokrasi mücadelesi olmalı. Bu ülkede neredeyse herkes ‘terörist’ ilan edildi. Buna ‘dur’ diyecek bir demokrasi hamlesine ihtiyaç va” dedi.

“Geçmişin muhasebesi ciddi olarak yapılmalı”

“Geçmişin muhasebesi ciddi olarak yapılmalı” diyen Kışanak, “7 Haziran 2015 seçim sonuçlarını yok sayarak, tekrar seçim kararı alındığında başlayan süreç; 2016’da demokratik Kürt muhalefetini susturmaya dönük siyasi darbe ile hız kazandı. Belediyelere kayyum atandı, belediye başkanları ve milletvekilleri tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yargı iktidarın bir aracı haline getirildi ve adım adım otoriter, baskıcı bir rejim inşa edildi.

“Gelinen noktada artık tüm muhalefet Kürtleşmiştir”

Gelinen noktada artık tüm muhalefet Kürtleşmiştir. “Susma sustukça sıra sana gelecek” bir slogan değil; tarihte doğruluğu defalarca kanıtlanmış bir hakikattir. Demokrasi bir bütündür; ya vardır ya yoktur, sana ‘yok’, bana ‘var’ olmaz. Bunu idrak etmek yeterlidir” ieklinde değerlendirdi.

“Güçlü bir ‘barış ve demokrasi programı’ halktan büyük karşılık görecektir”

Geleceğe dair umutlu musunuz? Türkiye’nin bu süreci atlatması, demokratik bir ülke olma yolunda ilerlemesi için siyasete düşen görevler neler? sorusuna ise Kışanaka “İktidarın yarattığı toplumsal kutuplaşmanın esiri olmak, muhalefete bir şey kazandırmaz. Olsa olsa kutuplaşmanın derinleşmesine çanak tutar. Cesaret ve samimiyetle toplumun karşısına çıkıldığında, kara propaganda ile inşa edilen buz dağları eriyecektir. Barış ve demokrasi hukuk devletinin temelidir. ‘Barış ve demokrasi’ vaadi içermeyen bir siyaset, demokratik hukuk devletine de sahip çıkamaz. Hukuksuzluk, savaş politikalarının ve ayrımcılığın doğal sonucudur. Güçlü bir ‘barış ve demokrasi programı’ halktan büyük karşılık görecektir” şeklinde yanıt verdi

“HDP’nin demokrasi için önemini anlamadan Türkiye’de demokratik siyaset yapılamaz”

“HDP, 7 Haziran 2015’ten bu yana aldığı oylar nedeniyle sürekli cezalandırılıyor” yorumunda bulunan Kışanak, “Çünkü otoriter tek adam rejimi, HDP’nin aldığı oyları kendi mutlak iktidarının önündeki en büyük engel olarak görüyor. 7 Haziran 2015 seçimlerinin intikamı olarak dokunulmazlıklar kaldırıldı, milletvekilleri, belediye başkanları cezaevine gönderildi, belediyelere kayyum atandı. 2018 genel seçimlerinde aldığı oylar nedeniyle bu kez özel bir savcı Kobane kumpas davasını tertiplemek için görevlendirildi ve HDP için kapatma davası hazırlığı yapıldı. İktidarın 2019 yerel seçimlerinde başta İstanbul olmak üzere büyük şehirleri kaybetmesinin sorumlusu olarak gördüğü HDP’ye bu kez kapatma davası açıldı.

Bu kadar açık ve aleni yapılan siyasi intikam operasyonlarını görmeden ve HDP’nin demokrasi için önemini anlamadan Türkiye’de demokratik siyaset yapılamaz” dedi.