AKP’den istifa eden İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Karar gazetesine konuştu.
Partinin Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi de olan ve uzun süredir parti politikalarını sosyal medya hesabı üzerinden eleştiren Yeneroğlu geçen ay, “Sayın Cumhurbaşkanımızın talebi doğrultusunda Ak Parti’den istifa ettim” açıklamasında bulunmuştu.
Düşüncelerini beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ancak bir Taner Kılıç, bir Alpaslan Kuytul, bir Osman Kavala haksız yere cezaevine mahkum edilebiliyorsa, benim anladığım Müslümanlık beni dışarda rahat ettiremez. Evlatlarımızın yüzüne bakarken başımız dik mi, huzurlu muyuz? Bütün arkadaşlarım bunu düşünmeli. Düşünceleri kimse yok edemez. Demokratik devlet risk devletidir. Özgürlüğün aşkına riski göze alamayan devletler diktatörlüğe evrilir. İnsanlık 2400 yıldan beri düşünce suçlusu Sokrates’i mi konuşuyor, yoksa onu yargılayanları mı? Bu sebeple tarih Ahmet Altan’ı anacak, onu yargılayanları hayırla yad etmeyecek.
Düşüncelerini beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ancak bir Taner Kılıç, bir Alpaslan Kuytul, bir Osman Kavala haksız yere cezaevine mahkum edilebiliyorsa, benim anladığım Müslümanlık beni dışarda rahat ettiremez. Evlatlarımızın yüzüne bakarken başımız dik mi, huzurlu muyuz? Bütün arkadaşlarım bunu düşünmeli. Düşünceleri kimse yok edemez. Demokratik devlet risk devletidir. Özgürlüğün aşkına riski göze alamayan devletler diktatörlüğe evrilir. İnsanlık 2400 yıldan beri düşünce suçlusu Sokrates’i mi konuşuyor, yoksa onu yargılayanları mı? Bu sebeple tarih Ahmet Altan’ı anacak, onu yargılayanları hayırla yad etmeyecek.Quote Message: Parti içerisinde partiyi destekleyenlerin arzu ettikleri bir siyasetle karşı karşıya değiliz biz. Eski Türkiye dediğimiz, ama artık halimizden dolayı uzun zamandır ağzımıza almaya çekindiğimiz Türkiye’nin tüm alışkanlıkları benimsedik ve dinsel-milliyetçi bir şovenizmle sosladık, korku dağıtarak sürdürürüz zannediliyor. Eski Türkiye’de ihtiyaçları yargı, bürokrasi ve ordu içinde elitler belirlemiş, dayatma ile uygulamaya geçirilmiş, bugün kimlerin belirlediğinin bile farkında değiliz. Ama kendi tabanıyla güçlü bir iletişim içinde siyaset geliştiren bir siyaset olmazsa toplum ilerleyemez. Hiçbir partinin de böyle siyaset üreten canlı bir mekanizmaya sahip olduğunu da düşünmüyorum. Türkiye’nin temel sorunlarından biri de bu.
Parti içerisinde partiyi destekleyenlerin arzu ettikleri bir siyasetle karşı karşıya değiliz biz. Eski Türkiye dediğimiz, ama artık halimizden dolayı uzun zamandır ağzımıza almaya çekindiğimiz Türkiye’nin tüm alışkanlıkları benimsedik ve dinsel-milliyetçi bir şovenizmle sosladık, korku dağıtarak sürdürürüz zannediliyor. Eski Türkiye’de ihtiyaçları yargı, bürokrasi ve ordu içinde elitler belirlemiş, dayatma ile uygulamaya geçirilmiş, bugün kimlerin belirlediğinin bile farkında değiliz. Ama kendi tabanıyla güçlü bir iletişim içinde siyaset geliştiren bir siyaset olmazsa toplum ilerleyemez. Hiçbir partinin de böyle siyaset üreten canlı bir mekanizmaya sahip olduğunu da düşünmüyorum. Türkiye’nin temel sorunlarından biri de bu.Quote Message: İstanbul seçimleri sürecinde biz artık kendimizi tanıyamıyorduk. Birde beka söyleminden Öcalan kardeşlere gidiyorsunuz. Her gün adeta yeni bir kabus. Zaten beka söylemi başlı başına bir facia. Düşünün milletin bekasını esas alan ve devletin bekasını da sadece hukukun üstünlüğünde ve çoğulcu demokraside, insan haklarında görerek yola çıkmış bir hareket, insanı ezen bir devlet tasavvuruyla sözde devletin bekası üzerinden korku siyaseti uygulamaya çalışıyor. Bunlar zaten kabul edilebilecek şeyler değil. Bir de bu beka söyleminden çıkıyorsunuz, Öcalan kardeşlere kadar geliyorsunuz. Parti içerisinde zaten İstanbul seçimleri son haftalarından herkes birbirine bakıyordu. İnsanlar zaten sokağa çıkmaya çekiniyorlardı. Çünkü millete ne anlatacaksınız? İnandığınız tüm değerler her gün altüst ediliyor. Benim için bir utanç vesilesiydi. Biz burada katliam görüntülerini yayınlarken, Yeni Zelanda başbakanı her gün Müslümanlara insanlık dersi veriyordu. Tabii rasyonel düzlemde kırılmayı çok önceden yaşamıştım. Ama sonuçta partinin içerisinde doğan, Milli Görüş hareketinden gelmiş bir insanın duygusal bağlarını koparması öyle kolay değil.
İstanbul seçimleri sürecinde biz artık kendimizi tanıyamıyorduk. Birde beka söyleminden Öcalan kardeşlere gidiyorsunuz. Her gün adeta yeni bir kabus. Zaten beka söylemi başlı başına bir facia. Düşünün milletin bekasını esas alan ve devletin bekasını da sadece hukukun üstünlüğünde ve çoğulcu demokraside, insan haklarında görerek yola çıkmış bir hareket, insanı ezen bir devlet tasavvuruyla sözde devletin bekası üzerinden korku siyaseti uygulamaya çalışıyor. Bunlar zaten kabul edilebilecek şeyler değil. Bir de bu beka söyleminden çıkıyorsunuz, Öcalan kardeşlere kadar geliyorsunuz. Parti içerisinde zaten İstanbul seçimleri son haftalarından herkes birbirine bakıyordu. İnsanlar zaten sokağa çıkmaya çekiniyorlardı. Çünkü millete ne anlatacaksınız? İnandığınız tüm değerler her gün altüst ediliyor. Benim için bir utanç vesilesiydi. Biz burada katliam görüntülerini yayınlarken, Yeni Zelanda başbakanı her gün Müslümanlara insanlık dersi veriyordu. Tabii rasyonel düzlemde kırılmayı çok önceden yaşamıştım. Ama sonuçta partinin içerisinde doğan, Milli Görüş hareketinden gelmiş bir insanın duygusal bağlarını koparması öyle kolay değil.Quote Message: Bundan sonra yatay siyaseti, hamaset yerine rasyonel dili esas alan, öz eleştiriyi ezen dava söylemi yerine uygulama ile kendini gösteren, kişi hareketi yerine katılımcı, çoğulcu bir kadro hareketi ile insan onurunu haysiyetini olmazsa olmaz gören, hesapsız bir biçimde savunan, gerçekten Türkiye’de yaşayan her bir ferdi özel, özerk ve özgür kabul eden, demokrasi çıtasını Aleviler söz konusu olduğu zaman da atlayabilen, Kürt sorunu karşısında tutum alabilen güçlü bir demokratik blok olursa ben bu bloka destek veririm.
Bundan sonra yatay siyaseti, hamaset yerine rasyonel dili esas alan, öz eleştiriyi ezen dava söylemi yerine uygulama ile kendini gösteren, kişi hareketi yerine katılımcı, çoğulcu bir kadro hareketi ile insan onurunu haysiyetini olmazsa olmaz gören, hesapsız bir biçimde savunan, gerçekten Türkiye’de yaşayan her bir ferdi özel, özerk ve özgür kabul eden, demokrasi çıtasını Aleviler söz konusu olduğu zaman da atlayabilen, Kürt sorunu karşısında tutum alabilen güçlü bir demokratik blok olursa ben bu bloka destek veririm.